31 Aralık 2010 Cuma

Yeni Yıl ve Eskiyen Biz



Aslına bakarsanız, yeni yılın neden ve niçin delice kutlandığına yıllar boyu anlam verememişimdir. Ne olmuş yani yeni yıl olmuşsa? Bir yıl yaşlandığımız için bu kadar delicesine sevinmek neden? Bilmiyorum.

Bildiğim tek şey her yeni bir yılda biraz daha yaşlandığımız. Evet, yaşlanıyoruz. Bu matematiksel bir olgu değil, ruhumuz yaşlanıyor. Mesela benartık biraz daha göbekleniyorum, sakallarım eskiden tek tük çıkarken şimdi 3 günde bir traş olmak zorunda kalıyorum. Daha ağır hareket ediyorum, eskiden beni hareketlendiren şeylere şu anda daha az tepki veriyorum. Daha kolay sinirlenmeye başladım, tahammülsüzlüğüm her geçen gün artıyor.

televizyonların son dakika olarak geçtiği o çılgın eğlenceler, sokaklardaki tüm ışıklı gösteriler, çam ağaçları, birbirinden renkli yılbaşı süsleri sadece birer varlık olarak geliyor bana. Yaşar Kemal'in ince memed(4) eserini okuyarak giriyorum yeni yıla. Yeğenimin tüm gülücükleri ancak bir tebessüm izi bırakıyor suratımda, ve her tebessümümde biraz daha kırışıyor cildim, biraz daha yaşlanıyorum. Ve çocukken kurduğum binlerce hayalin birer birer benden uzaklaştığını görüyorum, ama yine de tebessüm ediyorum 7 yaşındaki yeğenime. " hadi tombala oynayalım " diyor, oynuyoruz. Torbadan rakamların her çıkışında biraz daha uzaklaşıyorum bu dünyadan, biraz daha yıkılıyor umutlarım, biraz daha uzaklaşıyor hayallerim. Hatta imkansızlaşıyor..

Sokaklarda çılgınca koştuğum o deli günler geliyor aklıma. Dut ağacına tırmanırken düşüp yaraladığım dizim sızlıyor, ama sadece sızlayan dizim değil, yüreğim de ona eşlik ediyor. Anıların birer hançer gibi saplanacağı başka gün yokmuş gibi, insanların deli gibi içki içip eğlendiği bir günde gelip buluyor beni. Olsun, bir sene daha geçer buna da alışırız. Ufak bir çocuk bana amca demişti, afallamıştım. " ne amcası ulan daha 24 yaşında biriyim " diyecektim, kahkahalarla güldüm. Aslına bakarsanız o an güldüğüm şeyin çocuğun beni tasvir ettiği sıfat değil, yaşlandıkça insanların hiç yaşlanmıyormuşçasına yaşamasıymış, bunu anladım.

Bunları yazarken arkada " pilli bebek - olsun " çalıyor. Ne güzel de anlatıyor bu parça herşeyi;

" olsun demekte zor artık, çocuk düşlerimiz yok artık.. "

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder